Merkür – Güneş Sistemi’nin En Küçük Gezegeni

Merkür ve diğer gezegenler, gökyüzünde sergiledikleri “düzensiz” hareketlerle tarih boyunca gökyüzünü izlemiş insanların kafasını bir hayli karıştırmıştır. Gökyüzüne bakıldığında yıldız gibi gözükmelerine karşın, birkaç hafta boyunca gökyüzünü devamlı izleyen birisi, onların yıldızlardan farklı birtakım hareketler sergilediğinin farkına varacaktır. Antik çağlarda yaşayan gözlemciler de bunun farkındaydılar ve onları yıldızlardan ayırmak için, Yunanca’da astéres planétai, yani “gezgin yıldızlar” olarak isimlendirmişlerdi.

Bugünkü bilgilerimiz ışığında, Güneş Sistemi’nde 8 gezegenin var olduğu kabul edilmektedir. Yakın zamana kadar gezegen olarak kabul edilen Plüton ise gezegen kriterlerine uymadığı gerekçesiyle, 2006 yılında Astronomi Topluluğu tarafından gezegen statüsünden çıkartılmış ve cüce gezegen olarak adlandırılmıştır. Plüton’u saymazsak Güneş Sistemi 8 gezegenden oluşur ve Dünya hariç bunların 2 tanesi(Merkür, Venüs) iç gezegen, 5 tanesi ise dış gezegen(Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) olarak bilinmektedir.

Özellikle iç gezegenler, tarih boyunca gözlemcilerin dikkatini bir hayli çekmişti. Dünya’dan gözlemlendikleri zaman, sürekli Güneş’e yakın olup dış gezegenlerin aksine kimi zaman sabah gün doğumundan önce, kimi zaman da akşam günbatımından sonra gözüküyorlardı. Hatta Merkür ve Venüs bu sebepten dolayı “sabah yıldızı” ve “akşam yıldızı” şeklinde isimlendirilerek iki farklı cisim olarak bile algılanmıştı. Şimdi ise en Güneş Sistemi’nin en küçük gezegeni olan Merkür’ü ele alalım.

Merkür Gezegeni ve Özellikleri

Merkür Güneş’e en yakın gezegen olarak bilinmektedir. Güneş’e en yakın olduğu mesafe 46,001,200 kilometre, en uzak mesafesi ise 69,816,900 kilometre olarak ölçülmüştür. Güneş’e olan ortalama uzaklığı ise 57,909,050 kilometredir. Merkür’ün Güneş’e olan bu yakınlığı, onun Güneş etrafında çok hızlı bir şekilde dönmesine sebep olmaktadır. Bu yüzden eski çağlarda insanlar bu gezegene, Yunan mitolojisinde tanrıların habercisi olarak bilinen Hermes tanrısının ismini vermişlerdi. Roma mitolojisinde ise bu tanrının ismi Merkür idi.

Tarihte Merkür’ün ilk defa gözlemlendiğine yönelik en eski kayıtların Asurlar’ın Mul Apin tabletleri olduğunu söyleyebiliriz. Bu gözlemlerin milattan önce 14.yüzyılda Asurlu bir astronom tarafından yapıldığına inanılmaktadır. Mul.Apin tabletlerde Merkür’ün ismi “zıplayan gezegen” olarak geçmektedir.

Merkür
Görsel : Merkür

Babil döneminde gezegenin gözlemlenmesine yönelik tutulmuş kayıtlar ise M.Ö 1.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Babiller Merkür’e Nabu gezegeni diyorlardı. Nabu, onların mitolojisinde de tanrıların elçisi(habercisi) olarak biliniyordu.

Gezegeni ilk defa kimin ya da hangi medeniyetin gözlemlediğini kesin olarak söylemek zor. Çünkü Merkür, gökyüzünde her zaman kolayca gözlemlenebilecek konumda olmuştur. Ancak gezegeni detaylı olarak gözlemleyen ve araştıran ilk kişinin, 17.yüzyılda yaşamış astronom ve matematikçi olan Galileo Galilei olduğunu söyleyebiliriz.

Merkür’ün Oluşumu:

Merkür, tıpkı diğer gezegenler gibi yaklaşık 4.5 milyar yıl önce, Güneş Sistemi’nin oluşumu esnasında oluşmuştur. Ortalıkta girdap gibi dönen gaz ve toz bulutlarının sahip olduğu kütleçekimi kuvveti, zamanla bu gaz ve toz bulutlarını birbirine çekmiş ve Merkür de dahil diğer gezegenleri oluşturmuştur.

Merkür’ün Güneş’e Uzaklığı, Boyutu ve Kütlesi

Merkür yazının başında da belirttiğimiz üzere Güneş’e en yakın gezegen olup, uzaklığı ortalama 57.9 milyon kilometredir. Güneş’ten Merkür’e doğru yola çıkan bir ışık fotonunun Merkür’e ulaşması yaklaşık 3.2 dakika sürer.

Merkür aynı zamanda Güneş Sistemi’ndeki en küçük gezegendir ve 4879 kilometrelik bir çapa sahiptir. Bir diğer ifadeyle Asya kıtasının yüzölçümünün neredeyse iki katına sahip olan Merkür, Dünya’nın ağırlığının ise sadece %5.5’i kadar ağırdır. Tam değeri verecek olursak Merkür’ün ağırlığı yaklaşık 3.285 × 10^23 kilogramdır.

Gezegenler arasında en küçük gezegen olmasına rağmen Merkür, santimetre küp başına 5.43 gramlık yoğunluğu ile Dünya’dan sonra Güneş Sistemi’nin ikinci en yoğun gezegenidir. Merkür’e kıyasla Dünya 5.51 g/cm³.yoğunluğa sahiptir.

Yörünge ve Eksen Dönüşü

Merkür, Güneş Sistemi gezegenleri arasında en yüksek dış merkezli yörüngeye sahip olan gezegendir. Bir diğer ifadeyle Merkür’ün yörüngesi oldukça elipse yakın bir yörüngedir. Öyle ki Güneş’e en yakın olduğu konumda 47 milyon kilometre, en uzak olduğu konumda ise yaklaşık 70 milyon kilometredir. Hatta zaman zaman Venüs Güneş’e, Merkür’den daha çok yaklaşmaktadır.

Merkür her 88 günde bir Güneş etrafında döner. Yani Güneş etrafında bir tam tur atması için 88 Dünya günü geçmesi gerekmektedir. Yörünge hızı ise Güneş’e çok yakın olduğundan dolayı saniyede 47 kilometre olup, Güneş Sistemi’nde en hızlı yörünge hızına sahip gezegendir.

Görsel: Merkür’ün elips yörüngesinin, dairesel yörüngeye kıyasla dış merkezliliğini gösteren bir görsel.

Yukarıdaki görsel Merkür’ün eliptik yörüngesinin, aynı yarı büyük eksene sahip dairesel bir yörünge ile üst üste gelmesi sonucu dış merkezliliğinin(elipse yakınlığının) ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Merkür’de bir “gün”, iki Merkür yılına karşılık gelmektedir. Dolayısıyla Merkür’de günler, yıllardan daha uzun sürer. Bunun nedeni ise Merkür’ün 3:2 oranında dönüş-yörünge rezonansına sahip olmasıdır. Yani Merkür, Güneş etrafında attığı her 2 tura karşılık kendi ekseni etrafında üç defa dönmektedir. Bu noktada kafa karışıklığını gidermek adına şunu da söyleyelim: Bir gün burada “Güneş Günü” olarak tanımlanmaktadır. Yani gezegen kendi ekseni etrafında bir tam tur döndükten sonra Güneş’in gökyüzünde tekrar aynı konuma gelmesi için geçen süredir. Fakat Merkür, kendi ekseni etrafında bir tam tur döndüğü zaman Güneş, gökyüzünde tekrar aynı konumuna gelmemektedir. Böylelikle “bir gün” henüz meydana gelmemiştir. Güneş’in gökyüzünde tekrar aynı konuma gelmesi için Merkür’ün yörüngesinde toplam iki tur, kendi ekseni etrafında ise toplam 3 tur dönmesi gerekir. Böylelikle 175 gün sonunda Merkür’de “bir gün” geçmiş olur.

Eksen Eğikliği

Merkür’ün eksen eğikliği, en iyi ölçüm teknikleriyle 0.027 derece kadar olup neredeyse sıfırdır diyebiliriz. Bu değer, 3.1 derece ile diğer gezegenler arasında ikinci en düşük eksen eğikliğine sahip olan Jüpiter’den bir hayli düşüktür.

Yüzey ve Jeolojisi

Görünüş olarak uydumuz Ay’a çok benzer olan Merkür’ün yüzeyi, kuyrukluyıldızlar ve meteorlar tarafından geçmişte çok fazla çarpmaya uğramış ve kraterli bir hal almıştır. Bu kraterlerin detaylı incelemeleri sonucu olduğu gibi kaldığı tespit edildiği zaman, gezegenin jeolojik olarak milyarlarca yıl boyunca aktif olmadığı ortaya çıkmıştır.

Merkür’ün, 4.6 milyar yıl önceki oluşumundan kısa bir süre sonra gerçekleşen ve “Geç Dönem Ağır Bombardımanı” olarak adlandırılan, 3.8 milyar yıl önce son bulan başka bir bombardımanda, kuyrukluyıldızlar ve asteroidler tarafından bombalandığına inanılıyor.

Merkür
Görsel: Asteroid ve kuyrukluyıldızların çarpması sonucu Merkür’ün yüzeyinde oluşan kraterler tıpkı Ay’ın yüzeyini andırıyor.

Merkür’ün yüzeyinde aşırı derecede sıcaklık değişimleri görülür. Gün boyunca yüzey sıcaklığı 430 dereceye kadar çıkabiliyor. Ancak gezegenin bu ısıyı tutacak bir atmosferi olmadığından dolayı geceleri sıcaklık -180 dereceye kadar da düşebiliyor. Sıcaklıktaki bu değişimler, Güneş Sistemi gezegenleri arasında en şiddetli olanıdır. Ek olarak şunu da söyleyelim ki her ne kadar Merkür Güneş’e en yakın gezegen olsa da Güneş Sistemi’ndeki en sıcak gezegen değildir. Bu unvan, bir sonraki gezegen Venüs’e aittir.

Merkür’ün Yapısı

Merkür üç ana katmana sahip olan karasal bir gezegendir: Çekirdek, manto ve yer kabuğu. Merkür’ün yer kabuğunda şimdiye kadar hiçbir tektonik levha gözlenmemiştir. Demirden oluşmuş çekirdeği gezegenin tamamına göre oldukça büyük sayılır. Öyle ki Merkür’ün çekirdeği, gezegenin çapının %85’ine karşılık gelmektedir. Kıyas olarak Dünya’nın iç ve dış çekirdeği, kendisinin ancak %55’ini oluşturur.

Görsel: Dünya ve Merkür’ün iç yapısının bir karşılaştırması. Büyüklüklerine kıyasla Merkür’ün çekirdeğinin, gezegenin kendisine oranla oldukça büyük olduğu görülüyor.

Gezegen yaklaşık %70 metalden, %30 ise silikat maddesinden oluşmaktadır. Bu oran da Merkür’ün, Güneş Sistemi’nin en yoğun ikinci gezegen olmasını sağlamıştır. Bu yoğunluk ayrıca çekirdeğinin demir bakımından zengin ve çok büyük olduğunu gösteriyor.

Merkür’ün Atmosferi – Ekzosfer

Merkür, iki ana nedenden dolayı bir atmosfere sahip değildir. Birincisi, Güneş’e çok yakın olması nedeniyle aşırı sıcaklığa sahip olan Merkür, sıcaklığa bağlı olarak hızlı hareket eden hava moleküllerinin uzaya kaçmasını engelleyebilecek bir kütleçekimi kuvvetine sahip değildir. Merkür’ün sıcaklığının +427 dereceye kadar çıkabileceğine yukarıda değinmiştik. İkinci olarak Merkür küçük bir gezegen olmasına bağlı olarak zayıf bir kütleçekimi kuvvetine sahiptir. Bu iki etki, Merkür’ün tıpkı Dünya gibi bir atmosfere sahip olmamasını açıklamaktadır.

Her ne kadar Merkür bir atmosfere sahip olmasa da ince bir ekzosfere sahiptir. Ekzosfer kelime anlamı itibariyle bir gezegenin atmosferinin en dış katmanıdır. Merkür’ün ekzosferi oksijen, sodyum, hidrojen, helyum ve potasyumdan oluşmaktadır.

Merkür’ün yüzeyinde gündüz sıcaklık aşırı değerlere çıkabilse de gözlemler, Merkür’ün yüzeyinde donmuş suyun varlığını öne sürüyor. Gözlemler ve detaylı tetkikler sonucu kutuplardaki derin kraterlerin zeminin hiçbir zaman doğrudan Güneş ışığına maruz kalmadığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Merkür’ün kraterlerindeki sıcaklık, su buzunun oluşumuna sebep olacak kadar düşüktür. Su buzu ise radarları güçlü bir şekilde yansıtır.

1990’lı yılların başında, 70 metrelik Goldstone Solar System Radar ve Very Large Array gözlemevleri, gezegenin yüzeyine radar göndererek Merkür’ün kutuplarının yakınlarında yüksek derecede radar yansımalarının gerçekleştiğini saptadı. Her ne kadar bu yansımaya sebep olan şeyin sadece buz olmama ihtimali olsa da astronomlar yansımanın buzdan kaynaklandığını düşünmektedir.

Manyetosfer

Merkür küçük olmasına ve 59 günlük eksen dönüşüne sahip olmasına rağmen, tüm gezegeni saran önemli bir manyetik alana sahiptir. Bu manyetik alanın gücünün, Dünya’nın manyetik alanının gücünün sadece %1.1’i olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca tıpkı Dünyadaki gibi Merkür’ün manyetik alanı da iki kutupludur. Fark ise Merkür’ün kutupları, gezegenin dönüş ekseniyle neredeyse aynı hizadadır.

Merkür’ün manyetik alanının, Dünya’nınkine benzer bir süreç olan dinamo etkisiyle oluştuğu düşünülüyor. Dinamo etkisi, gezegenin demir zengini sıvı çekirdeğinin sürekli dönmesiyle gerçekleşir. Merkür’ün yüksek dış merkezli yörüngesi nedeniyle Güneş’e zaman zaman çok yaklaşması, Güneş ile arasında güçlü gelgit etkilerinin oluşmasına sebep olarak, dinamo etkisi için gerekli olan sıvı çekirdeği sürekli korumasına hizmet etmektedir. Manyetik alan, Merkür’ün etrafında bir manyetosfer yaratarak güneş rüzgarlarını saptıracak kadar da güçlüdür.

Merkür’de Yaşam

Aşırı soğuk ve sıcaklık, Merkür’de yaşamın oluşmasını engelleyen en önemli iki sebeptir. Gezegenin sahip olduğu bu sıcaklık değerlerinin yanı sıra maruz kaldığı güneş radyasyonu da muhtemelen canlı organizmaların uyum sağlayamayacağı kadar fazladır diyebiliriz. Böylelikle bildiğimiz anlamıyla canlılığın bu şartlarda oluşabilmesi mümkün gözükmemektedir.

Uydular

Merkür’den çok daha küçük gök cisimleri uydulara sahip olsa bile Merkür’ün bilinen herhangi bir uydusu bulunmamaktadır. Genel olarak uyduların, etrafında döndüğü gezegen ile yaklaşık aynı dönemde oluştuğuna inanılıyor. Bir teoriye göre Merkür’ün oluşum esnasında etrafındaki bütün materyal, gezegenin oluşumu tarafından kullanılmıştır. Böylece etrafta bir uydu oluşabilmesi için geriye hiçbir şey kalmamıştır.

Diğer bir teoriye göre Merkür, Güneş’e çok yakın olduğundan ötürü bir uydu edinememiştir. Bunun nedeni Güneş’in büyük kütleçekimi kuvveti, Merkür’ün kütleçekimine üstün gelecek ve etrafındaki bütün materyali kendisine doğru çekecektir. Böylece bir uydunun oluşumu da engellenmiş olacaktır.

Bunları Biliyor Muydunuz?

  • Merkür’ün yüzeyinden bakıldığında Güneş, Dünya’dan görülen büyüklüğünün üç katından daha büyük gözükmektedir. Yüzeye ulaşan Güneş ışığı ise Dünya’dakinden yedi kat daha parlaktır.
  • Güneş’in içine yaklaşık 21.253.933 tane Merkür sığabilir.
  • Merkür, tıpkı diğer birkaç gezegen ve parlak yıldız gibi bir Güneş tutulması sırasında gözlemlenebilir.
  • Merkür bir gezegen olsa da Güneş Sistemi’ndeki en büyük uydular olan Ganymede ve Titan’dan daha küçüktür. Gerçi Merkür bu iki uydudan daha ağırdır.
  • Merkür’ün çekirdeği Güneş Sistemi’nde bulunan bütün diğer gezegenlerden daha çok demir bileşenine sahiptir.
  • Merkür’ün yüzeyinde ağırlığınız, Dünya’dakinin %38’i kadar gelirdi.
  • Merkür’ün isminin mucidi ve gezegenin kim tarafından keşfedildiği bilinmemektedir.
  • Merkür çap olarak Ay’dan %50 daha büyüktür.
  • “Merkür Geçişi” olarak bilinen, Dünya’dan bakıldığında Merkür’ün Güneş’in önünden geçtiğinin görüldüğü bu fenomen, her yüzyılda 13 defa gerçekleşmektedir.
  • Merkür’de mevsimler yoktur.
  • Merkür Plüton’dan neredeyse iki kat büyüktür.

Leave a Reply